99 Allah'ın İsimleri | |
Kimler hatta? | Toplam 9 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 9 Misafir Yok Sitede bugüne kadar en çok 98 kişi Ptsi Tem. 31, 2017 10:56 am tarihinde online oldu. |
En son konular | » **BİSMİLLAHİRRAHMENİRRAHİM**Çarş. Şub. 15, 2012 1:18 pm tarafından Helin» Sohbetlerde Hikaye ÖrneklemeleriC.tesi Şub. 26, 2011 10:54 am tarafından @bdulKadir» Eşimi nasıl mum gibi yaparım? C.tesi Şub. 26, 2011 10:29 am tarafından @bdulKadir» Koca hakkı C.tesi Şub. 26, 2011 10:16 am tarafından @bdulKadir» Zindan-ı atâlete düştüğümüzün sebebi nedir?C.tesi Şub. 26, 2011 10:09 am tarafından @bdulKadir» Selamun AleykümC.tesi Şub. 26, 2011 10:03 am tarafından @bdulKadir» BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM ... !!!Cuma Ara. 24, 2010 3:14 pm tarafından Helin» Kurban Bayram Mubarek olsun!!!!!!!!!!!!!!Salı Kas. 16, 2010 8:14 pm tarafından Selma NUran» Kadının Tek Başına Hacca Gitmesi Paz Ekim 24, 2010 9:41 pm tarafından İslam Yolu» Kadının yalnız hacca gitmesi ve kasap olarak hacca gitme Paz Ekim 24, 2010 9:39 pm tarafından İslam Yolu» Hamile kadın hacca gidebilir mi? Paz Ekim 24, 2010 9:38 pm tarafından İslam Yolu» Tut Yüreğimin Ellerinden...Paz Ekim 24, 2010 4:10 pm tarafından nurunalanur» Üstadın ailesinden birkaç kişinin kabri şerifleriÇarş. Ekim 20, 2010 11:40 am tarafından İslam Yolu» Bediüzzamandır BuÇarş. Ekim 20, 2010 11:38 am tarafından İslam Yolu» ÜSTAD'A MEKTUP!Çarş. Ekim 20, 2010 11:36 am tarafından İslam Yolu» Ana-babanın seksen hakkıCuma Ekim 15, 2010 10:05 am tarafından İslam Yolu» Evliliği kolaylaştırınPerş. Ekim 14, 2010 11:57 pm tarafından İslam Yolu» Bir kıza gelen görücü, o kız olmazsa, onun kızkardeşi ile...C.tesi Ekim 09, 2010 10:57 pm tarafından İslam Yolu» Dinimize göre düğün nasıl olmalıdır?C.tesi Ekim 09, 2010 10:53 pm tarafından İslam Yolu» Evlatlar arasinda ayrimcilikC.tesi Ekim 09, 2010 10:51 pm tarafından İslam Yolu» Evlilikte mutluluğun '9' sırrıC.tesi Ekim 09, 2010 10:48 pm tarafından İslam Yolu» 'Mutluluk' için 14 öneri C.tesi Ekim 09, 2010 10:44 pm tarafından İslam Yolu» Mutlu olmak isteyen eşlere tavsiyeler C.tesi Ekim 09, 2010 10:40 pm tarafından İslam Yolu» Eşinize seni seviyorum deyiniz... C.tesi Ekim 09, 2010 10:28 pm tarafından İslam Yolu» Yuvayı Yapmak da Yıkmak da Elinizde C.tesi Ekim 09, 2010 10:26 pm tarafından İslam Yolu» Hz. Yusuf (as)’a bütün insanlığın güzelliğinin yarısının verildiği, doğru mudur? C.tesi Ekim 09, 2010 10:18 pm tarafından İslam Yolu» Sabah namazına kalkmanın veya kalkamamanın imanın gücüyle alakası var mıdır?C.tesi Ekim 09, 2010 10:16 pm tarafından İslam Yolu» Camilere kadınların hayızlı iken girmesi caiz mi?C.tesi Ekim 09, 2010 10:14 pm tarafından İslam Yolu» Bayanların bayan pantolonu giymesi haram mıdır? C.tesi Ekim 09, 2010 10:05 pm tarafından İslam Yolu» Makyajlı olarak alınan abdest ve kılınan namaz geçerli olur mu?C.tesi Ekim 09, 2010 10:00 pm tarafından İslam Yolu |
|
| vahiynin kesilmesi tekrar gelmeye başlaması | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Helin Yönetici
Mesaje : 389 Puncte : 647 Reputatie : 4 Data de inscriere : 18/03/10 Varsta : 35
| Konu: vahiynin kesilmesi tekrar gelmeye başlaması Salı Mart 23, 2010 5:12 pm | |
| vahiynin bir ara kesilmesi
Resûlullah Efendimiz, aradan çok zaman geçmeden, bir hâdise ile karşı karşıya geldi: İnkıta-ı Vahy hadisesi. Yâni vahyin kesilmesi... Sebebi (şöyle veya böyle) izah edilmiş olmakla beraber, beşerî aklımızla hikmetini tam kavrayamadığımız bu hâdise karşısında Peygamber Efendimizin tekrar büyük bir sıkıntı ve üzüntü duyduğu fark ediliyordu. Öyle ki, âdeta dünya kendisine dar gelmekteydi ve bu dar dünyadan kurtulmak istemekteydi. Bu esnâda Cebrâil veya İsrafil (a.s.) teselli için birkaç sefer kendilerine görünmüşlerdir.2
Allah Resûlü tam kırk gün bu üzüntü ile karşı karşıya kaldı.
Dünya, “Dârü’l-Hikmet” olması sebebiyle onda her şey şüphesiz hikmetle cereyan etmektedir. Aklımızın küçücük terazisiyle biz, bazen bu gibi hâdiselerin sebep ve hikmetlerini yakalarız, bazen de yakalamamız mümkün olmaz. Ama, sebep ve hikmetini bilmeyişimiz, elbette hâdiselerin hikmetsiz cereyan ettiklerine hiç bir zaman delil olmaz. Hele, paygamberlik gibi her şeyi hikmet kalemiyle programlanmış bir vazifenin içine elbette hikmetsizliğin girmesine imkân ve ihtimal yoktur. Bu yüzden, vahyin bir ara kesilmesi hâdisesi şüphesiz birçok sebep ve hikmetlere binaen cereyan etmiştir. Fakat, biz hikmetlerin künhüne vâkıf değiliz. Bununla birlikte meseleye çeşitli izah tarzı getirenler de vardır. Bu görüşleri şöylece hülâsa etmek mümkündür:
a) Allah Resûlü ilk vahiy karşısında fazla telâş duymuş ve ruhu âdeta vahyin ağırlığıyla sarsılmıştır. Bu durumda ruhunun ve sair latifelerinin biraz sükûn bulması ve daha sonra gelecek vahye hazırlanması için bu hâdise vuku bulmuştur.
b) Ruh-u Ahmed’in (a.s.m.) ıztırap ve elemlere dayanmaya şimdiden alıştırılması.
c) Vahye, daha fazla iştiyak duymasını temin.1
Vahyin tekrar gelmeye başlaması
Kırk günlük bir aradan sonra Peygamber Efendimize vahiy tekrar gelmeye başladı. Vahyin tekrar gelmeye başlaması hâdisesini bizzat kendileri şöyle anlatmışlardır:
“Birgün giderken, âniden, gökyüzünde bir ses işittim. Başımı kaldırıp baktığımda Hîra’da bana gelen Meleği (Cebrâil) yerle gök arasında bir kürsü üzerinde oturmuş gördüm. Ürpererek yere çöktüm.
“Evime dönüp, ‘Beni örtünüz, beni örtünüz’ dedim. Bunun üzerine Yüce Allah şu âyeti indirdi:
“‘Ey elbisesine bürünen! Kalk ve insanları Allah’ın azâbından sakındır. Rabbini büyük tanı. Elbiseni temiz tut. Azâba sebep olacak günahlardan uzak dur.’2
“Artık, vahiy gelmeye başladı ve ardı arası kesilmedi.”3
Vahy tekrar gelmeye başlayınca, Resûl-i Kibriya Efendimizin ruhundaki sıkıntılar dindi; iç âlemi huzur ve sükûna kavuştu.
Cenâb-ı Hak, serapâ ahlakî güzellikler ve kemallerle süslemiş olduğu Hazret-i Mumammed’i (a.s.m.) peygamberlik vazifesiyle vazifelendirmekle, onu insan nev’i içinde en mümtaz ve en seçkin mevkiye çıkarmış oluyordu. Bu suretle aynı zamanda yüce Allah’ın umum kâinatta cari olan “Her nev’de bir ferd-i mümtaz ve mükemmel ve cami’ halkedip, o nev’in medar-ı fahri ve kemâli yapar” kanunu, insanlık camiâsında da tecellisini buluyordu.
“Cenâb-ı Hakkın esmâsında [isimlerinde] bir İsm-i A’zâm olduğu gibi, manûatında [san’atlarında] da bir Ferd-i Ekmel bulunacak ve kâinatta münteşir [dağıtılmış] kemâlâtı o ferdde cem edip [toplayıp] kendine medar-ı nazar edecek. O ferd, herhalde zîhayattan olacaktır.
“Çünkü, envâ-ı kâinatın [kâînattaki türlerin] en mükemmeli zîhayattır. Ve herhalde zîhayat içinde o ferd, zîşuurdan olacaktır. Çünkü; zîhayatın enva’ı içinde en mükemmel zîşuurdur. Ve herhalde o ferd-i ferîd, insandan olacaktır. Çünkü; zîşuur içinde hadsiz terakkiyata müstâid insandır.
“Ve insanlar içinde herhalde o ferdi; Muhammed Aleyhisselâtü Vesselâm olacaktır. Çünkü; zaman-ı Âdem’den şimdiye kadar hiçbir tarih, onun gibi bir ferdi gösteremiyor ve gösteremez. Zirâ o zât, küre-i arzın [yeryüzünün] yarısını ve nev-i beşerin [insanların] beşten birisini saltanat-ı mâneviyesi altına alarak bin üç yüz elli sene [şimdi bin dört yüz sene] kemâl-i haşmetle saltanât-ı mâneviyesini devam ettirip, bütün ehl-i kemâle, bütün envâ-ı hakâikte [hakikatların her türlüsünde] bir üstad-ı küll [umumî üstad]hükmüne geçmiş.
“Dost ve düşmanın ittifakıyla, ahlâk-ı hasenenin en yüksek derecesine sahip olmuş, bidâyet-i emrinde [peygamberliğinin başlangıcında] bütün dünyaya meydan okumuş. Her dakikada yüz milyondan ziyade insanların vird-i zebânı olan Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyânı göstermiş bir zât, elbette o ferd-i mümtâzdır, ondan başkası olamaz. Bu âlemin hem çekirdeği, hem meyvesi odur...”1 | |
| | | | vahiynin kesilmesi tekrar gelmeye başlaması | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |